Yazdır | Yazıcı modundan çık

48/FETİH-20 ÂYETİ İÇİN HİDAYETİN GİZLENMESİ RAPORU

48/FETİH-20: Vaadekumullâhu megânime kesîreten te’huzûnehâ fe accele lekum hâzihî ve keffe eydiyen nâsi ankum, ve li tekûne âyeten lil mu’minîne ve yehdiyekum sırâtan mustekîmâ(mustekîmen).



****

HİDAYETİN GİZLENDİĞİ MEÂLLER
Yukarıdaki başlık Bakara Suresinin 159. âyetinde "hidayeti gizleyenler" ifadesinden esinlenerek verilmiştir. Hidayetin, insan ruhunun yaşarken Allah'a ulaştırılması olduğu (1. teslim) ve diğer teslimlerin (toplam 4 teslim) gizlenmesi, İblisin bugün ülkemizi de içine alan İslâm Coğrafyasındaki en büyük tuzağıdır. Hidayetin gizlenmesi; tüm insanlığı ebedî cehennem hayatına sürüklediği için Allah'a îmân eden herkesin, yegâne kurtuluş kapısı olan hidayeti muhakkak öğrenmeleri ve dilemeleri gerekmektedir. Bu yazı dizimizde bu paragrafta gördüğünüz tüm ifadeler birer birer âyetlerle ispat edilecektir.


Abdulbaki Gölpınarlı: Ve Allah, size, elde edeceğiniz birçok ganîmetler vaadetmiştir ve bunu çabuklamıştır ve inananlara bir delîl olsun ve size, doğru yolda başarı versin diye de insanların ellerini, sizden çekmiştir.
Abdullah Parlıyan: Ey mü'minler! Allah size ele geçireceğiniz birçok ganimetleri de vaat etmiştir. Bu Hayber ganimetini şimdilik size hemen verdi. İnsanların ellerini sizden çekti, yani size karşı onların dirençlerini kırdı ki, bu başarılar; inananlara, kendilerinin hak yolda olduklarına ve Allah'ın kendilerine yardım edeceğine, bir işaret ve alamet olsun ve Allah hepinizi dosdoğru yola iletsin.
Adem Uğur: Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimet vâdetmiştir. (Bu ganimetlerden) işte şunları hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve sizi dosdoğru yola iletsin.
Ahmet Tekin: Allah kıyamete kadar size elde edeceğiniz birçok ganimetler va’detmiştir. Bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çektirmiştir. Bunu, mü’minlere bir müjde işâreti olsun ve sizi doğru, muhkem ve güvenli yolda, İslâm’ı hayatta başarıya ulaştırsın diye böyle yapmıştır.
Ahmet Varol: Allah size alacağınız birçok ganimetler vaadetti. Bunu size hemen verdi ve insanların ellerini sizden çekti. Ki bu, mü'minler için bir işaret olsun ve (Allah) sizi dosdoğru bir yola yöneltsin.
Ali Bulaç: Allah, alacağınız daha birçok ganimetleri size va'detti, bunu size hemencecik verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki, (bu,) mü'minler için bir ayet olsun ve sizi dosdoğru bir yola yöneltsin.
Ali Fikri Yavuz: Allah, size (kıyamete kadar olacak fetihlerden) alacağınız daha bir çok ganimetler vaadetmiştir. Şimdilik bunu (Hayber ganimetini) size peşin vermiş ve insanların ellerini (savaş hususunda) sizden çekmiştir ki, müminlere bir ibret olsun ve sizi doğru bir yola çıkarsın, (Allah’ın lütûf ve ihsanına olan güveninizi artırsın).
Bayraktar Bayraklı: Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimet vaad etmiştir. Bir kısmını sizin için çabuklaştırmıştır. İnsanların ellerini de üzerinizden çekmiştir. Bu, müminlere bir işaret olsun ve sizi doğru yola iletsin diyedir.
Bekir Sadak: Allah size, ele gecireceginiz bol bol ganimetler vadetmistir. Inananlar icin bir belge olmasi, sizi dogru yola eristirmesi icin bunlari size hemen vermis ve insanlarin size uzanan ellerini onlemistir.
Cemal Külünkoğlu: Allah, size (bundan böyle) elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Şimdilik bunu (Hayber'inkini) size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir. (Allah, böyle yaptı ki,) bunlar mü'minler için (Allah'ın yardım edeceğine dair) bir delil olsun, sizi de doğru bir yola iletsin.
Celal Yıldırım: Allah, size, ele geçireceğiniz birçok ganimetleri va'detmiştir. Bunu şimdilik size hemen verdi; insanların elini sizden çekti ki mü'minler için açık bir belge ve isbatlayıcı bir delil olsun ve sizi dosdoğru yola eriştirsin.
Diyanet İşleri: Allah, size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Şimdilik bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir. (Allah, böyle yaptı) ki, bunlar mü’minler için bir delil olsun, sizi de doğru bir yola iletsin.
Diyanet İşleri (eski): Allah size, ele geçireceğiniz bol bol ganimetler vadetmiştir. İnananlar için bir belge olması, sizi doğru yola eriştirmesi için bunları size hemen vermiş ve insanların size uzanan ellerini önlemiştir.
Diyanet Vakfi: Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimet vâdetmiştir. (Bu ganimetlerden) işte şunları hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve sizi dosdoğru yola iletsin.
Edip Yüksel: ALLAH sizin birçok ganimet ele geçireceğinizi size söz vermiş bulunuyor. Size bunu çabucak verdi ve halkın ellerini sizden çekti. Böylece bunu inananlar için bir delil kıldı ve sizi dosdoğru yola iletti.
Elmalılı Hamdi Yazır: Size Allah bir çok ganîmetler va'd buyurdu, onları alacaksınız, şimdilik bunu size peşîn verdi ve sizden o nâsın ellerini çekti ki mü'minlere bir âyet olsun ve sizi doğru bir caddeye çıkarsın
Elmalılı (sadeleştirilmiş): Allah, size bir çok ganimetler va'd buyurdu, onları alacaksınız. Şimdilik bunu size peşin verdi ve sizden o insanların ellerini çekti ki inananlara bir delil olsun ve sizi doğru bir caddeye çıkarsın.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2): Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve Allah sizi doğru yola iletsin.
Fizilal-il Kuran: Allah size elde edeceğiniz birçok ganimetler va'detti. Bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu mü'minlere bir işaret olsun ve Allah sizi dosdoğru yola iletsin.
Gültekin Onan: Tanrı, alacağınız daha birçok ganimeti size vaadetti, bunu size hemencecik verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki, (bu) inançlılar için bir ayet olsun ve sizi dosdoğru bir yola yöneltsin.
Hasan Basri Çantay: Allah size alacağınız daha birçok ganimetler de va'detmiş, şimdilik bunu size peşin vermiş, insanların ellerini sizden çekmişdir. (Bunun) hikmeti de mü'minlere bir âyet olması ve sizi (Allahın) doğru bir yola iletmesidir.
Hayrat Neşriyat: Allah size daha bir çok ganîmetler va'd etmiştir ki onları alacaksınız; şimdi bunları size çabuklaştırmış (hemen vermiş) ve insanların ellerini sizden çekmiştir. Tâ ki mü’minlere bir alâmet (ve ibret) olsun ve sizi dosdoğru bir yola hidâyet etsin!
İbni Kesir: Allah; size, ele geçireceğiniz bol ganimetler vaadetmiştir. Bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki mü'minlere bir ayet olsun ve sizi dosdoğru yola hidayet etsin.
Kadri Çelik: Allah sizlere ileride alacağınız birçok ganimetler vaat etmiştir. Müminler için bir ayet olsun ve sizi dosdoğru bir yola hidayet etsin diye de bunu (Hudeybiye'nin ardından Hayber ganimetlerini) size hemencecik vermiş ve insanların ellerini sizden (geri) çekmiştir.
Muhammed Esed: (Ey müminler!) Allah size daha birçok savaş ganimeti vaad etti. O, bu (dünyevi kazanç)ları önceden size ihsan etmiş ve (düşman) toplumun ellerini üzerinizden çektirmiştir ki (sizden sonra gelenlere) bu (iç huzurunuz) bir örnek olsun ve Allah hepinizi dosdoğru yola iletsin.
Ömer Nasuhi Bilmen: Allah Teâlâ size birçok ganîmetler vaadetmiştir ki, siz onları alacaksınızdır. Bunu da size alelacele verdi ve sizden nâsın ellerini çekti ki, mü'minler için bir âyet olsun ve sizi bir müstakim caddeye çıkarsın.
Ömer Öngüt: Allah size elde edeceğiniz birçok ganimetler vâdetmiştir. Bunu (Hayber ganimetini) size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir. Tâ ki bu, müminlere bir işaret olsun ve sizi doğru yola iletsin.
Şaban Piriş: Allah, size elde edeceğiniz bir çok ganimet sözü vermiştir. Bunu sizin için çabuklaştırmış ve müminlere bir işaret olması, sizin de doğru yolu bulmanız için insanların ellerini sizden çekmiştir.
Suat Yıldırım: (20-21) Allah size daha başka birçok ganimet vâd etti. Onları ileride alacaksınız. Şimdilik size bunu verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki müminler için Allah’ın teyidine bir delil ve ibret olsun ve sizi dosdoğru yola eriştirsin. Allah size henüz güç yetiremediğiniz ama Kendisinin (ilim ve kudretiyle) hazırladığı başka fetih ve ganimetler de vâd etti. Allah her şeye hakkıyla kadirdir.
Süleyman Ateş: Allâh size elde edeceğiniz birçok ganimetler va'detti. Şimdilik size bu (Hudeybiye Barışı)nı verdi. İnsanların ellerini sizden çekti ki bu, inananlara bir ibret olsun ve (Allah) sizi dosdoğru yola iletsin.
Tefhim-ul Kuran: Allah, alacağınız daha birçok ganimetleri de size va'detti, bunu size hemencecik verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki, (bu,) mü'minler için bir ayet olsun ve sizi dosdoğru bir yola yöneltip iletsin.
Ümit Şimşek: Allah size, elde edeceğiniz pek çok ganimetler vaad etti. Ayrıca, mü'minler için bir işaret olsun diye ve sizi dosdoğru bir yola iletmek için, bunu da peşin olarak verdi ve insanların ellerini üzerinizden çekti.
Yaşar Nuri Öztürk: Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaat etti. Şunu da size aceleden verdi ve insanların ellerini de sizden uzak tuttu ki bu, inananlara bir ibret olsun ve Allah sizi dosdoğru yola kılavuzlasın.

48/FETİH-20 İÇİN ANALİZ

وَعَدَكُمُ اللَّهُ مَغَانِمَ كَثِيرَةً تَأْخُذُونَهَا فَعَجَّلَ لَكُمْ هَذِهِ وَكَفَّ أَيْدِيَ النَّاسِ عَنكُمْ وَلِتَكُونَ آيَةً لِّلْمُؤْمِنِينَ وَيَهْدِيَكُمْ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا

Vaadekumullâhu megânime kesîreten te’huzûnehâ fe accele lekum hâzihî ve keffe eydiyen nâsi ankum, ve li tekûne âyeten lil mu’minîne ve yehdiyekum sırâtan mustekîmâ(mustekîmen).

1.vaade-kum allâhu: Allah vaadetti
2.megânime: ganimetler
3.kesîreten: çok, pekçok
4.te'huzûne-hâ: onu alırsınız, alacaksınız
5.fe: böylece
6.accele: acele etti
7.lekum: sizin için
8.hâzihî: bu
9.ve: ve
10.keffe: çekti
11.eydiye: eller
12.en nâsi: insanlar
13.an-kum: sizden
14.ve: ve
15.li: için, diye
16.tekûne: olur
17.âyeten: âyet, delil
18.li: için, ... e
19.el mu'minîne: mü'minler
20.ve: ve
21.yehdiye-kum: sizi hidayet eder, ulaştırır
22.sırâtan mustekîmen: Sıratı Müstakîm (Allah'a ulaştıran yol)

 

****

Hidayeti gizleyenler raporları başlığı altında vereceğimiz âyetler içerisinde Fetih Suresinin 20. âyeti kerimesi ayrı bir öneme sahiptir(*). Çünkü bu âyette en çok gizlenen Kur'ân'daki İslâm hakikâtlerinden en önemli ilk ikisi, yani "HİDAYET" ve "SIRATI MUSTAKÎM" kelimelerinin her ikisi birden yer almaktadır. Aynı durum Fâtiha-6 ve Nisâ-175'te de söz konusudur(*).

"Sırat", "mustakîm" ve "yehdi" kelimelerinin anlamları şu şekildedir:

sırat: yol
mustakîm: istikametlenmiş
yehdi: hidayete erdirir, ulaştırır
yehdiye-kum: sizi hidayet eder, ulaştırır

Kur'ân'ın en önemli kavramı olan "hidayet" bir insan için yegâne kurtuluş müessesesidir. Hidayeti Gizleyenler raporlarımızda "Kur'ân'daki hidayetin insan ruhunun yaşarken Allah'a ulaşması" olduğunu, bunun tek bir dileğe bağlı olduğunu ve bu dileğin cennet ile cehennemi birbirinden ayıran hayâti bir çizgi olduğunu açıkça göreceksiniz. Hidayet kelimesi İslâm'ın en önemli kavramı olduğu için dilimize yerleşmiş bir kelimedir, ancak bir çoğumuz bu kelimenin sözlük anlamını bilmeyiz.

"Hidayet: ulaşma", "hidayete ermek: ulaşmak", "hidayete erdirir: ulaştırır (iletir) (eriştirir)" anlamlarına gelir. Nitekim üstte yer alan "Hidayetin Gizlendiği Meâller" bölümünde adı geçen mütercimlerimizin bir kaçı hariç tümünün meâllerinde "ulaştırsın, iletsin, eriştirsin" kelimelerini kullandığını görebilirsiniz. Bu bilgi çok önemli bir bilgidir (*).

Fetih Suresinin 20. âyetinde yer alan diğer temel kavramımız Sıratı Mustakîm'in "Allah'a ulaştıran yol" olduğunu Hicr Suresinin 41. âyetinden öğreniyoruz:

15/HİCR-41: Kâle hâzâ sırâtun aleyye mustekîm(mustekîmun).
Allahû Tealâ şöyle buyurdu: “İşte bu, Bana yönlendirilmiş (Bana ulaştıran) yoldur.”

Sıratı Mustakîm doğru veya dosdoğru yol değildir. Sıratı Mustakîm; Allah'a ulaştıran yoldur. "Sıratı Mustakîm" veya "Allah'a ulaştıran yol" şeklindeki tercüme edilmelidir.

Dikkat ediniz ki, Fâtiha Suresinin 6. âyetinde, her gün en az 45 defa "(Allah'ım) bizi Sıratı Mustakîmîne (Allah'a ulaştıran yola) ulaştır." diye dua ediyoruz.

1/FÂTİHA-6: İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme).
(Bu istiane'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM'e hidayet et (ulaştır).

Sıratı Mustakîm isimli bir yol var. Biz her gün namaz ve dualarımızda "Bizi Sıratı Mustakîm'ine ulaştır" diye yalvarıyoruz. Yol Allah'a ulaşıyor. Biz o yola ulaşmaya çalışıyoruz. Sıratı Mustakîm'e ulaşır ve o yolculuğu yaşarsak, Allah'a ulaşacağız. Bir yol var Allah'a ulaştıran ve bu yol bizlerden gizleniyor. Biz o yola ulaşabilirsek Allah'a ulaşacağız. İşte Allah’a ulaşacağımız bu yol, bizlerden gizleniyor.

Allah’ın bir daveti var:

13/RA'D-14: Lehu da’vetul hakk(hakkı)...
Hakkın daveti O'nadır (Kendisinedir, Allah'adır). ...

Allah, Kendisine davet ediyor. Sıratı Mustakîm Allah'a ulaştırıyor. Biz Sıratı Mustak'im'e ulaşmak üzere dua ediyoruz (anlamını bilmesek de).

Şu ana kadar öğrendiklerimizi gözden geçirelim;

  • Allah, Kendisine davet ediyor. (Ra'd-14)
  • Sıratı Mustakîm, isimli Allah'a ulaştıran bir yol var. (Hicr-41)
  • Biz, "Bizi Sıratı Mustakîm'e (Sana ulaştıran yola) ulaştır." diye dua ediyoruz. (Fâtiha-6)

    Fetih Suresinin 20. âyeti de, aynı Fatiha Suresinin 6. âyetinde olduğu gibi "bizlerin (veya bizdeki bir şeyin) Allah'a ulaşmasından" bahsediyor ise, hemen akla bazı sorular geliyor olmalıdır: Acaba bir insan Allah'a ulaşır mı, Allah'a ulaşacak olan şey nedir, Allah'a ulaşacak şey Allah'ın bizdeki bir emaneti midir?

    Sıradaki raporlarda yanıtını bulacağımız bu soru için küçük bir açıklama yapalım. Allahû Tealâ; insanları "fizik beden" ile yaratmış, ona bir "nefs" dizayn etmiş ve ona Kendi "ruh"undan üfürmüştür. Son olarak seçimlerini yapabilmesi için insana "serbest irade" vermiştir. İnsanı meydana getiren 3 beden ve serbest irade Allah'ın biz insanlara verdiği 4 emanetidir.

    Hemen bir kargaşanın önüne geçmek için belirtelim, fizik beden ile Allah'a ulaşmak tüm âdemoğlulları arasında sadece Hz. Muhammed (S.A.V.)'e miraç gecesi nasip olmuştur. İnsanı vücuda getiren dört emanetten fizik beden Allah'a ulaşamaz, geriye 3 olasılık kalır.

    Fetih Suresinin 20. âyetinde yer alan ve bizlere yanlış öğretilen bir kavramı daha belirtmekte yarar vardır, bu kavram mü'min'dir. Mü'min ve îmân kelimeleri üzerinde spekülatif açıklamalar yapan bir çok dîn adamımız yaptıkları açıklamalarda "îmânın bir insanı kurtaracağı türünde sözler sarfederler". Allah'ın açıkça bu aldatıcılara karşı bizleri uyardığını hatırlatarak "mü'min kimdir?" sorusunun yanıtını bulalım:

    Dîn adamlarımızın bize öğrettiği mü'min "Allah'a îman eden kişidir". Bu ifade mü'min kelimesinin sözlük anlamıdır, Kur'ân'daki anlamı değildir. Fetih Suresinin 20. âyetinde bahsi geçen mü'minler, Enfâl Suresinin 2. âyetinde kimler olduğu anlatılan mü'minlerdir, yani Allah ismini duyduklarında kalpleri titreyenler...

    8/ENFÂL-2: İnnemâl mu'minûnellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum ve izâ tuliyet aleyhim âyâtuhu zâdethum îmânen ve alâ rabbihim yetevekkelûn(yetevekkelûne).
    Gerçek mü’minler onlardır ki; Allah zikredildiği zaman kalpleri titrer (cezbelenir). Ve onlara Allah’ın âyetleri okunduğu zaman onların îmânlarını arttırır ve Rab’lerine tevekkül ederler.

    Gerçek mü'minler onlardır ki; Allah zikredildiği zaman kalpleri titrer.

    Hepimizin Allah ismi anıldığında kalpleri titreyen mü'minler olması dualarımızla bu raporumuzu sonlandıralım inşallah.

    NOT: Allahû Tealâ biz insanlara Sıratı Mustakîm'e (Allah'a ulaştıran yola) ulaşmamızı emrediyor ise, Allah'a ulaşacak olan şey nedir?" sorusunun yanıtını; "Hidayeti Gizlemeyin! Gizletmeyin!" raporlarımızın Bakara-120, Âli İmrân-73, Ra'd-21, Ra'd-27, Ankebût-5, Ahzâb-72, Şûrâ-13 âyetlerine ait meâllerin raporlarında bulabilirsiniz inşallah.



    ****

    48/FETİH-20 ÂYETİNDE HİDAYET NASIL GİZLENMİŞTİR?


    Bu âyette "Sıratı Mustakîm" veya "Allah'a ulaştıran yol" tabirini kullanmamış tüm mütercimlerimiz HİDAYETİ GİZLEMİŞLERDİR.

    Sıratı Mustakîm doğru veya dosdoğru yol değildir. Sıratı Mustakîm; Allah'a ulaştıran yoldur. "Sıratı Mustakîm" veya "Allah'a ulaştıran yol" şeklindeki tercüme edilmelidir.

    15/HİCR-41: Kâle hâzâ sırâtun aleyye mustekîm(mustekîmun).
    Allahû Tealâ şöyle buyurdu: “İşte bu, Bana yönlendirilmiş (Bana ulaştıran) yoldur.”

    (*) Fetih Suresinin 20. âyetinde hidayeti gizleyenlere dair bir uyarı notu:
    Bu âyette "yehdi" kelimesine "ulaştırır, iletir, eriştirir" şeklinde doğru anlam veren mütercimlerimizi raporlarımız boyunca unutmamalısınız... Çünkü bazıları "hidayet" veya Sıratı Mustakîm'in her ikisinin beraber olmadığı âyetlerde her ikisine birden "doğru yol" diyeceklerdir. Hatta bazılarının "irşad, mürşid, vb." şeklindeki İslâm'ın diğer önemli kavramlarını da "doğru yol" diye tercüme ettiklerine üzülerek şahit olacağız.

    Ama hepsinden önemlisi; bazılarının sıra aşağıdaki kelimelere geldiğinde "ALLAH" kelimesini dâhi meâllerinden çıkararak hidayeti açıkça ve bilerek gizlediklerini hep birlikte göreceğiz.

  • yehdi ileyhi: O'na (Allah'a) ulaştırır
  • yehdillâhu: Allah'a ulaştırır
  • hudâllâhi: Allah'a ulaşmak

     

    ****



  • ****

    DOĞRU TERCÜME EDİLMİŞ MEÂLLER
    Öncelikle Kur'ân-ı Kerim'in hem kelime hem ruhî lâfzının tam manâsının tercümeler ile verilemiyeceğini belirtmemiz gerekir. Bu yüzden bu başlığa âyetin aslî anlamının korunduğu tüm meâlleri dahil ederek, basit kelime ve cümle kurgusu hatalarını göz önüne almadık inşallah.


    Ahmed Hulusi: Allâh, size elde edeceğiniz birçok ganimetler vadetmiştir. . . Bunu da size pek çabuk verdi ve insanların ellerini sizden vazgeçirdi ki, bu iman edenler için bir işaret olsun ve sizi sırat-ı müstakime hidâyet etsin.
    İmam İskender Ali Mihr: Allah size, alacağınız pekçok ganimet vaadetti. Böylece bu (konuda) sizin için acele etti. Ve insanların ellerini sizden çekti. Ve mü'minlere âyet olsun ve sizi Sıratı Mustakîm'e ulaştırsın diye.


    48/FETİH-20 İÇİN HİDAYETİN GİZLENMESİ RAPORU SONUÇLARI


    Bu âyette hidayetin gizlendiği meâller: Abdulbaki Gölpınarlı, Abdullah Parlıyan, Adem Uğur, Ahmet Tekin, Ahmet Varol, Ali Bulaç, Ali Fikri Yavuz, Bayraktar Bayraklı, Bekir Sadak, Cemal Külünkoğlu, Celal Yıldırım, Diyanet İşleri, Diyanet İşleri (eski), Diyanet Vakfi, Edip Yüksel, Elmalılı Hamdi Yazır, Elmalılı (sadeleştirilmiş), Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2), Fizilal-il Kuran, Gültekin Onan, Hasan Basri Çantay, Hayrat Neşriyat, İbni Kesir, Kadri Çelik, Muhammed Esed, Ömer Nasuhi Bilmen, Ömer Öngüt, Şaban Piriş, Suat Yıldırım, Süleyman Ateş, Tefhim-ul Kuran, Ümit Şimşek, Yaşar Nuri Öztürk (TOPLAM: 33 kişi)

    Bu âyette temel kavramların gizlendiği meâller: - (TOPLAM: 0 kişi)

    Bu âyette hatalı/eksik meâller: - (TOPLAM: 0 kişi)

    Bu âyet için doğru meâller: Ahmed Hulusi, İmam İskender Ali Mihr (TOPLAM: 2 kişi)

    ****

    UYARI: Herhangi bir âyete ait raporu değerlendirerek, bir mütercimin bütün âyetleri doğru ya da hatalı tercüme ettiğini düşünmek yanlış bir yargıdır. Çünkü bir âyette doğru tercüme yapmış bir mütercimimiz, diğer âyetlerde çok önemli hatalar yapabildiği gibi, incelediğiniz bir âyette "hatalı meâller" grubunda yer alan bir meâl diğer âyetlerde çok daha yalın ve anlaşılır ifadeler kullanmış olabilir. En az 10 adet âyetin hidayeti gizleyenler raporunu değerlendirdikten sonra mütercimlerimiz hakkında fikir sahibi olmaya başlayabilirsiniz.